"Sözünü süz de söyle..."

“Sözü süz de söyle, gönlü bulandırmasın. Sözü diz de söyle, kulağa inci diye takılsın. Sözü yüze söyle, gıybet olup utandırmasın.”

​"SÖZÜNÜ SÜZ DE SÖYLE..."

​Yazmak ve konuşmak öyle kolay bir iş değil. Yazmak ve konuşmak sanattır ve maharet ister. Dil ve kalem bu sanatı yaparken en önemli araçlardır. Kalemi ve sözü gereksiz yere kullanmanın sorumluluğu vardır. Önemli olan bunları Hakk yolunda doğru ve güzel işler için kullanmaktır.

​Konunun özü sayılacak şu cümleye dikkatinizi çekmek isterim. Şems-i Tebrîzî; “Sözü süz de söyle, gönlü bulandırmasın. Sözü diz de söyle, kulağa inci diye takılsın. Sözü yüze söyle, gıybet olup utandırmasın.” diyerek konuşurken ne kadar dikkat etmemiz gerektiğini veciz bir şekilde ifade etmiştir.

​Yazı vardır öldüren bir zehir, söz vardır kalbe saplanan bir hançerdir. Öyle yazı ve sözler vardır ki, onunla insanlar şirk ve küfre düşer, milletler fitne ve fesada karışır. Yine yazı vardır, şifa sunan bir bal gibidir. Söz vardır hayat veren bir iksirdir. Öyle yazı ve sözler vardır ki; şirk ve küfür onunla yok olur, Hakk yola onunla girilir ve dünya hayatı onunla hiçlenir, şahadet arzusu kara sevda haline gelir. Kaybolmuş ümitler onunla yeşerir. Esir olmuş yurtlar ve milletler onunla ayağa kalkarlar.

​Atalarımız: “Dil keskin bir kılıçtır, nasıl keseceği bilinmez. Söz geri döndürmesi kolay olmayan bir ok gibidir. Dil harekete geçmeden, sözü söylemeden önce, dikkat et. Belki bir dostu üzersin belki bir Allah dostunun kalbini kırarsın.” “Doğru ol, doğruyu söyle. Üzüntü getiren doğru, sevindiren yalandan iyidir.” “Ağzınla söylediğini kulağın duysun” “ Bin düşün bir söyle” “Söz insanı rezil de eder vezir de” demişlerdir.

​Gönül insanları da: “Konuşmana dikkat et. İnsan faziletini konuşması ile gösterir. Akıl kendisini konuşma ile meydana koyar. Bu sebepten az konuş, öz konuş, az ve özlü söz hoş olur. Kısa ve manalı ifade beğenilir. İçli insan öz konuşur, açık konuşur.” derler.

​Zamanımızda basın, kamuoyu oluşturmada ve kitleleri yönlendirip harekete geçirmede etkin bir araçtır. Televizyonların çok etkin ve sürükleyici yayınlarına rağmen bu özelliğini kaybetmiş değildir. Bugün birçok ülkede, basının gündemde tuttuğu olaylar, hükümetlerin istifasına, yönetimlerin değişmesine ve birçok sosyal çalkantılara sebep olmaktadır. Gazete, dergi, televizyon, radyo ve siteler çok güçlü tebliğ araçlarıdır. Bunlardan en iyi bir şekilde faydalanma yolları bulunmalıdır. Bizler yazarak, konuşarak, sesli ve görüntülü medya vasıtasıyla gerçekleri anlatmalıyız. Bu hizmeti yapan kuruluşlara madden ve manen yardımcı olmalıyız. Dilimizi ve kalemimizi Hakkın hizmetinde, hayırlı ve doğru ölçüler içerisinde kullanmalıyız.

​Yunus EMRE ne güzel söylemiş: 

​“Söz ola kese savaşı

​Söz ola kestire başı

​Söz ola ağılı aşı

​Bal ile yağ ide bir söz.” 

​Atasözünde: “Ohâ var, zelve kırdırır, ohâ var öküz durdurur.” denilmektedir.

​Kuran-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz:

​“Ey iman edenler Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin. Çünkü böyle yaparsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Rasulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzab: 70–71) “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hûd: 112) buyuruyor.

​Kalbin tercümanı olan dil ve kalemi Hakkın yolunda kullanmak, yazı ve sözü Allah-u Teâla’nın (cc) kelâmı ve Rasûlullah’ın (sav) sözleri ile taçlandırmak bir nimet ve bir lütfu ilâhîdir.

​Rabbim bizleri Hakkı yazan ve doğruları söyleyenlerden eylesin. Âmîn…

​Ali ÖZKANLI (Eğitimci Şair Yazar)

(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});